Demin, günler sonra, güçlükle bahçeye indim. Uçak sesleri: evim havaalanına yakın. Göğün içinde müstesna parlaklığıyla dolunay: evim dünyada. İkidir evim diyorum… oysa haksızlık ediyorum kendime… ev, sana ait olanı bulduğun yerdir, telaşla katettiğin yollar bitmiştir artık, huzur… tekrar düşününce, bu kelimeyi kullanmamam gerektiğini anlıyorum. Serin bir mayıs havası asılıydı bahçede. İlerideki çalılıklardan ara ara hışırtı duyuyordum. Baktım: bir rakun sürüsü. Halbuki ben daha dün gece penceremin ötesinde acıyla inleyen o tilkiyi görmeyi umuyordum. Çok kalmadım dışarıda. Geri döndüm duvarların arasına… uzaklaşmamın yalnızca ölüm bilinmezliğine adım atacak cesareti ortaya koyabilmemle mümkün olduğu odama. Bilahare bu satırları yazmak üzere masama geçmeden önce kahve pişirirken ne yazacağıma karar verdim: son bir saatte olanları. Bahçeye iniş 22.54 / Yazının bitişi 23.54
Bir yanıt yazın